Tütün, haziran ayında pembemsi çiçekler açan, özel kokulu, tadı acı bir kültür bitkisidir. Öyküsünün de acı oluşu, tadının acılığından mıdır bilinmez ama 1600'lü yıllardan bugüne 400 yıldır Anadolu topraklarında yetişen tütünümüz, yıllardır, Anadolu insanının ellerinde sabırla, emekle, çileyle işleniyor.
Şimdilerde yabancı sermayeye devredilerek özelleştirilen tütün işletmelerinin kaderi, Osmanlı İmparatorluğu yıllarından bugüne hiç değişmemiş. 1880’li yıllarda, dağılma sürecini yaşayan, dış borçlarını ödeyemeyen Osmanlı İmparatorluğu, tütün gelirlerini Düyunu Umumiye’ye devretmek zorunda kalmış ve böylece tütüncülük Reji İdaresi’nin denetimine geçmişti. Borçları yüzünden Reji’ye boyun eğen Osmanlı İmparatorluğu, maalesef Reji İdaresi’ni devletten daha güçlü hale getirecek kararları dahi aldı. İmparatorluğu sömüren Reji İdaresi’nden kurtuluşumuz, ancak 42 yıl sonra, 1925 yılında Cumhuriyetle gerçekleşti.
Reji döneminden sonra ülkemizde tütüncülük alanında her ne kadar büyük sıkıntılar yaşanmasa da, 1980 sonrası, ülke ve toplum çıkarlarını göz ardı eden tavizler döneminin de önü yavaş yavaş açılmaya başlandı.
1980’lerden bugüne yaşananların sonucunda, ülkemizin sigara bağımlılığının yanı sıra, ithalata bağımlılığı da giderek arttı.
Türkiye, tütüncülük, tarım ve sanayi sektöründe önemli bir istihdam alanı olmaya devam etse de üretici sayısı ve üretim her geçen sene daha da düşmektedir. 2001 yılına kadar 600 bin üretici aile ve 200 bin tonun üzerinde üretim yapılırken, 2006 yılında Türkiye tütün üretimi, 1962’den bu yana ilk kez 100 bin tonun altına inmiştir. 2009 senesinde üretici sayısı 170 bin, üretim ise 90 bin tona düşmüştür. 2010 yılında Doğu ve Güneydoğu Anadolu, Ege, Trakya, Marmara ve Karadeniz bölgelerinde tütün tarımı ile uğraşan 70-80 bin üretici aileye ek olarak, tütün ve tütün mamulleri sektöründe toplam 25.000 kişi çalışmaktadır, ancak üretim miktarının çokuluslu sigara üreticisi firmaların Ege tütününde yüzde 40, Karadeniz tütününde ise yüzde 60’a varan sipariş azaltma yönündeki talepleri doğrultusunda 2010 yılı üretiminin azami 50 bin ton olarak gerçekleşeceği beklenmektedir.
Yurt genelinde TTA bünyesindeki yaprak tütün işletme müdürlüklerinde çalışmakta olan 12.000 işçi kamuoyunda 4/C uygulaması adıyla bilinen “Özelleştirme Uygulamaları Sonucunda İşsiz Kalan ve Bilahare İşsiz Kalacak Olan İşçilerin Diğer Kamu Kurum ve Kuruluşlarında Geçici Personel Statüsünde İstihdam Edilmelerine Dair Bakanlar Kurulu Kararı” doğrultusunda değişik kamu kurum ve kuruluşlarına gönderileceklerdir.
Bu sebeple TEKEL işçisi aralık ayından beri Kızılay’da. İşçilere baştan gerçekleştirilemeyeceği belli olan bir üretim vaadi verildi. Daha sonra yaprak tütün işletmelerinin de kapanmasıyla işçiler 4/C kapsamında asgari ücret düzeyinde geçici işçi statüsüne veya iş bırakmaya zorlandılar. TEKEL’in 30 yılda geldiği yere baktığımızda, özellikle özelleştirmelerin yüzde 80’inin gerçekleştirildiği son yıllarda kitlesel tepkilerin ve duyarlılığın gösterilmemesi bu sonu hazırlamıştır. Bunlarla birlikte, özelleştirmeler yerli ve yabancı güçlerin birlikte hareket etmesiyle son yıllarda iyiden iyiye topluma dayatılmaktadır. 2009 Aralık ayında başlayan eylemde özellikle dikkat çeken iki nokta var.
• Bugün Ankara’da eylem yapan TEKEL işçileri kendi özlük hakları üzerinden kişisel hakların, toplumsal haklara bağlı olduğunu tüm topluma göstererek kendileri de öğrendiler.
• Çalışanlar, çalıştıkları kurumun hangi bağımsızlık mücadelesinin kazanımları olduğunu yaşayarak anladılar. Bu nedenle de, “Biz Cumhuriyetle doğduk” gibi anlamlı bir sloganı ürettiler.
Unutulmamalıdır ki, TEKEL gibi uzun yıllar Türkiye’nin ilk 500 firması listesinde daima ön sıralarda yer alan bir kurumu bu seviyeye çalışanları, emekleriyle getirmişlerdir. Milyonların geçimini sağladığı tütün sektörüne ve bu sektör çalışanlarının sesine artık kulak verilmelidir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Kim,kimdir, kiminle, nerede, ne zaman, nasıl, neden, nedir ?. Gereksiz Haber Dedikodular